ZARGANA AVI
Zargana, tüm denizlerimize yayılmış, avcılığı amatörler tarafından çok sevilen ve Lüfer balığının bir numaralı yemi olarak nam salmış bir balıktır. Genellikle deniz yüzeyinde veya suyun hemen 1-1,5 m kadar altında ufak balık sürülerinin etrafında küçük sürüler halinde gezinir.
Başlıca yemleri, Gümüş, Kefal yavrusu, Hamsi, İstavrit ve diğer yavru veya az büyüyen balıklardır. Vücudu bir ok gibi olup, gagası da bu oku tamamlayan bir silah gibi sivrilmiştir. Dişleri ise ağzına doğru eğrilmiş olup, kişisel kanaatimce avını daha iyi yutabilmek için bu şekilde gelişmiştir. Boyları maksimum 1-1,5 m kadar olup; ilk bahar ayları ile Sonbaharda en güzel av zamanlarıdır.
Lezzeti konusunda ise, kimilerine göre çok lezzetli, kimilerine göre ise etinin yağsız oluşu ve her yemeğe gitmemesinden dolayı lezzetsiz bulunmaktadır.
Ama bana soracak olursanız, Hamsiden tek farkı biraz daha yağsız oluşu diyebilirim. Buğulama, pilaki ve yağda kızartmaya çok uygun bir balıktır. Eti ve Kılçıkları; içerdiği çok miktardaki Fosfor elementi yüzünden, yeşilimsi beyaz ve yeşildir.
Zargana balığının avcılığına gelince; Eğer kamış ile avlanacaksak, Fırdöndüye bir adet Şamandıra, buradaki çok uygun. Şamandıranın altta kalan ucuna ise avlanacağınız bölgeye göre değişmek koşuluyla 0,15-0,25 mm arasında 1-2 kulaç kadar misina ve 7-11 numara arası bir, yeme göre iki iğne bağlamak yeterlidir.
Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse: Aşağıda yem konusuna değineceğim, ancak burada biraz yazmak zorunlu oldu; eğer yem olarak midye kenarı kullanılacaksa 1 iğne, ama kendi kuyruk altı kullanılacaksa 2 iğne kullanmak daha doğru olur.
Eğer hava çok rüzgarlı ise hafif bir kıstırma kurşun da gerekebilir. Çünkü dalgalı Denizde yüzeyde pek gezinmez.
Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse: Aşağıda yem konusuna değineceğim, ancak burada biraz yazmak zorunlu oldu; eğer yem olarak midye kenarı kullanılacaksa 1 iğne, ama kendi kuyruk altı kullanılacaksa 2 iğne kullanmak daha doğru olur.
Eğer hava çok rüzgarlı ise hafif bir kıstırma kurşun da gerekebilir. Çünkü dalgalı Denizde yüzeyde pek gezinmez.
Eğer Tekne ile avcılığı yapılacak ise, Rölantide veya onun biraz üstünde, kurşunsuz veya kıstırmalı yüzey gezdirmesi gerekmektedir. Kürek hızı da uygun ama yorucu olur. Yem olarak ipekten başka birşey kullanmaya gerek yoktur.
Bir de gece kuvvetli ışık kaynağı ve kepçe ile yakalamak vardır ki, ben bunu hiç sportif bulmadığım için kullanmam hem zaten teknem de yok. Bu tekniği genelde profosyonel balıkçılar Lüfere yemlik yakalarken kullanırlar.
Misina seçimi ise teknede kullanıcıya göre değişmekle beraber; kıyıdaki avcılıktan farklı değildir. Ancak, yemin yaklaşık 40-50 kulaç geriden gelmesine özen göstermek gerekir.
Bir de gece kuvvetli ışık kaynağı ve kepçe ile yakalamak vardır ki, ben bunu hiç sportif bulmadığım için kullanmam hem zaten teknem de yok. Bu tekniği genelde profosyonel balıkçılar Lüfere yemlik yakalarken kullanırlar.
Misina seçimi ise teknede kullanıcıya göre değişmekle beraber; kıyıdaki avcılıktan farklı değildir. Ancak, yemin yaklaşık 40-50 kulaç geriden gelmesine özen göstermek gerekir.
İskelelerden el oltası ile de avcılığı yapılabilir Zargananın. Önü derin olan ve rüzgarın arkadan estiği bütün iskelelerden yakalanabilir. Şamandıraya gerek yoktur.
Şeytan oltası ile kıstırmalı veya sadece yemin ağırlığı ile 2-5 m kadar ileriye atarak, yemin kendi halinde batması beklenirken de yeme vurur. Ama biraz kıskandırmak gerekebilir.
Şeytan oltası ile kıstırmalı veya sadece yemin ağırlığı ile 2-5 m kadar ileriye atarak, yemin kendi halinde batması beklenirken de yeme vurur. Ama biraz kıskandırmak gerekebilir.
Takımları tarif ettikten sonra yem seçimine ve yakalama şekline bakacak olursak:
Yem olarak her avcının kendi favori yemi vardır. Ama her avcı şu saydığım yemlerden birini seçer.
1-) Canlı veya ölü(tercihim) Gümüş.
2-) Zargananın kendi kuyruk altı.
3-) İstavrit.
4-) Hamsi. (favorim ama taze olmalı)
5-) Kaya kurdu. (Boru kurdunu tercih etmeyin yemiyor)
6-) Canlı Teke veya Mamun. (Ege denizinde kullanılırken şahit oldum)
7-) İpek.
8-) Midye kenarı.
İpek, Midye kenarı, Kurt ve Gümüş oltaya bütün olarak takılır, geri kalan yemler ise 1-2 mm eninde ve yaklaşık serçe parmağı boyunda kesilerek kullanılır. Midye kenarı takarken dikkat edilmesi gereken sadece süzme işini yapan dudak kısmı takılmalıdır. Geri kalan tarafları ise kullanılmaz.
Yemimizi de taktıktan sonra oltamızı atabildiğimiz kadar ileri atmalıyız. Çünkü edindiğim tecrübelere göre çok kıyıdan, olta atarının dışına kadar olan mesafelerde bile bulunabilir balığımız. Ama genellikle kıyıdan 0-50 metre ilerilerde gezinir ve yemlenir.
Şamandıralı takımlarda, şamandıra suya düşmek üzere iken, makaradan boşalan misina el ile tutulur. Bunun sebebi olası bir karışıklığı engellemektir. Çünkü bu tip takımların klasik sorunu yemin şamandıraya veya üstündeki misinaya dolanarak görünmemesidir.
Şamandıralı takımlarda, şamandıra suya düşmek üzere iken, makaradan boşalan misina el ile tutulur. Bunun sebebi olası bir karışıklığı engellemektir. Çünkü bu tip takımların klasik sorunu yemin şamandıraya veya üstündeki misinaya dolanarak görünmemesidir.
Şamandıra suya düştükten sonra yavaş yavaş makarayı sararak, balık kıskandırılmaya çalışılmalıdır. Edindiğim tecrübeler, beklemeli avlardansa yavaş yavaş çekmenin balık yakalama oranını arttırdığını gösterdi.
Sadece canlı gümüş kullanıyorsak çekmeye gerek yoktur. Balığın oltamıza geldiğini nasıl anlayacağız? Bu sorunun cevabı ise Şamandıradan sonraki misina boyu kadar mesafeyi izleyerek olacaktır. Balık yemimize vurduğu zaman, Şamandıranın arkasında, yemimizin olduğu yerde olağan dışı bir hareket olur.
Bunu ancak görerek anlayabilirsiniz. Bazen de karşı taraftan birinin oltanızı çektiğini hissedersiniz. Böyle veya şüphelendiğiniz durumlarda en güzeli 1-2 dk bekleyerek şamandıranızı gözlemektir. Çünkü eğer oltanızın ucunda balık varsa bu süre zarfında mutlaka belli edecektir kendisini. Balığın yeminizle oynadığını gördüğünüz anda hemen makinanızı açın.
Çünkü bu balık yemi bir müddet sürüklemeden yutmaz. Balık yemle oynarken önce şamandıra kısa ama sert bir hareket yapar. Bundan sonra keskin bir hareket daha olur ve genelde şamandıra suya batar.
Yakalandıktan sonra ise ya suyun üzerine atlar ya da şamandıranız deniz üzerinde sağa sola deli gibi koşturmaya başlar. İpekle avcılığa gelince; Kıyıdan ipekle avcılığı Marmara denizinde pek kullanma taraftarı değilim. Çünkü pek verim alınamıyor.
Ama illa kullanmak isterseniz, iğneli takımla aynı düzenekle fakat iğne yerine ipekten başka birşey kullanmaya gerek yoktur. Geri olan dişleri yüzünden ipeğe takıldığı anda kurtulamaz. Bundan sonra oltanızı sarıp, keyifle balığın gelişini izleyebilir ve yakalaması en zevkli balıklardan biriyle tanışmış olursunuz.
Sadece canlı gümüş kullanıyorsak çekmeye gerek yoktur. Balığın oltamıza geldiğini nasıl anlayacağız? Bu sorunun cevabı ise Şamandıradan sonraki misina boyu kadar mesafeyi izleyerek olacaktır. Balık yemimize vurduğu zaman, Şamandıranın arkasında, yemimizin olduğu yerde olağan dışı bir hareket olur.
Bunu ancak görerek anlayabilirsiniz. Bazen de karşı taraftan birinin oltanızı çektiğini hissedersiniz. Böyle veya şüphelendiğiniz durumlarda en güzeli 1-2 dk bekleyerek şamandıranızı gözlemektir. Çünkü eğer oltanızın ucunda balık varsa bu süre zarfında mutlaka belli edecektir kendisini. Balığın yeminizle oynadığını gördüğünüz anda hemen makinanızı açın.
Çünkü bu balık yemi bir müddet sürüklemeden yutmaz. Balık yemle oynarken önce şamandıra kısa ama sert bir hareket yapar. Bundan sonra keskin bir hareket daha olur ve genelde şamandıra suya batar.
Yakalandıktan sonra ise ya suyun üzerine atlar ya da şamandıranız deniz üzerinde sağa sola deli gibi koşturmaya başlar. İpekle avcılığa gelince; Kıyıdan ipekle avcılığı Marmara denizinde pek kullanma taraftarı değilim. Çünkü pek verim alınamıyor.
Ama illa kullanmak isterseniz, iğneli takımla aynı düzenekle fakat iğne yerine ipekten başka birşey kullanmaya gerek yoktur. Geri olan dişleri yüzünden ipeğe takıldığı anda kurtulamaz. Bundan sonra oltanızı sarıp, keyifle balığın gelişini izleyebilir ve yakalaması en zevkli balıklardan biriyle tanışmış olursunuz.