http://fishinguide.tr.gg
ƒιѕнιɴɢυιɗє
Amatör balıkçılık

İLKYARDIM


               



Tehlikeli canlılar ve İlkyardım 

1. Trakonya 
2. Varsam 
3. İskorpit 
4. Deniz kestanesi 
5. Deniz anası 
6. Deniz şakayığı 
7. Deniz hıyarı 
8. Deniz tırtılı 
9. Vatoz 
10. Çiçina 
11. Kedi balığı 
12. Elektrik balığı 
13. Ahtapot 
14. Müren 
15. Deniz piresi 
16. Mercan 
17. Sünger 
18. Karadul (örümcek) 
19. Keşiş (örümcek) 
20. Yılanlar 
21. Böcek ve arı sokmaları 
 
  Temel ilkyardım
 
1. Boğulma (suda) 
2. Suni solunum 
3. Kalp masajı 
4. Hipotermi ( Vücudun soğuması) 
5. Deniz tutması 
6. Sıcak Çarpması 
7. Soğuk çalması 
8. Suda kalmış uzuv 
9. Yanıklar ve haşlanmalar 
10. Kanamalar 
11. Şok 
12. Yaralanmalar. 
 
 
 
 
 
TRAKONYA 
Balığı iğnesi( ölmüş bile olsa) battığında zehir kesecikleri baskı altında kaldığından deriye zehir zerk edilmiş olur. Ağrısı çok şiddetli olabilir.Şişme, kızarıklık, batma hissi ve acı hemen ortaya çıkar. Beze şişmesi(lenfa de nit) bulantı, kusma, adale güçsüzlüğü,solunum zorluğu, kalp durması, şok ve koma gibi olaylar hassas ve alerjik şahıslarda beklenebilecek başlıca semptomlardır.
 
Tedavi; İlk önlem olarak balığın soktuğu bölgeyi,steril edilmiş ince bir bıçak ucu ile genişletip,yarayı emerek zehirin fazlasının boşalmasını sağlamaktır.Ağrıyı azaltmak için yaralı kısım çok sıcak suya sokulduktan sonra üzerine sulu amonyak sürülür. Şişen kısma buz ve alkol pansumanları yaparak ağrının azalması sağlanır. Ağızdan alınabilecek başlıca ağrı kesiciler ve antihistaminikler Zyrtec tablet günde bir, Travegly, Longifen, Antistine, İncidal. Çok şiddetli belirtilerde,hekim nezaretinde kortizon ve Antihistaminik zerkleri ile kalbi kuvvetlendirici ilaçlar tavsiye edilir.


VARSAM 
Yapı olarak Trokanyaya çok benzer onu Trokanyadan ayıran enbüyük özellik iğnelerine temas edildiğinde daha korkunç ağrılar vermesidir. 
Tedavi: Trakonya ile aynıdır. 

İSKORPİT 
Sokması çok ciddi olmamakla birlikte şiddetli ağrı yapabilir. 
Tedavi: En iyi tedavi şekli sokulan bölgeye sıcak su uygulamaktır.Eğer sokulan bölge çok ağrı yaparsa, sokulan bölgeyi kanatıp sıcak su tedavisi yapılmalıdır.

DENİZ KESTANESİ
Tedavi:herhangi bir yerimize batarsa, görünen dikenler bir cımbız veya sivri uçlu bir pense ile çıkarılır. Gömülü kalanları çıkarmak için bir pamuğu zeytinyağına batırıp, yara üzerine kapatılır. 1-2 saat sonra ucu dışarı çıkmış olan dikenler çekilerek alınır. 
 
 
 
 
DENİZ ANASI
1 pratik tedavi- Deniz anası vucüdumuza değdiğinde meydana gelen kızarıklık ve acıyı kesmek için, Deniz suyu bir kapta haşlanmayacak şekilde ısıtılarak kızarık olan bölgeye pamuk vs yardımıyla sürülebilir. 
 
Dünyanın bütün denizlerinde görülen çeşitli türleri bulunur.Saydam olan vücutlarının içi gazla dolu olup çeşitli formasyonda kolları vardır. Marmara, Ege ve Akdeniz'de çeşitli mevsim ve şartlarda görülürler.Yüzücüleri rahatsız ettikleri gibi tam takım dalış yapan dalgıcın suya açık olan ağız ve ellerini rahatsız edebilecekleri gibi dalış sonrası elbiseye bulaşmış olan kolları vasıtasıyla yanma ve kaşıntılara sebep olabilirler.En tehlikelisi Portuguse man-of-var olarak bilinen türüdür kolları üçle dokuz metre uzunluğa varabilir. Kollarıyla temas sağlandığında değdiği bölgede yüksek yanma ve kızarıklığa sebep olur. Çeşitli yerlerde temas sağlanmışsa hekime baş vurulmalıdır. Diğer deniz analarında tedavi yöntemi; 
 
TEDAVİ Hiç bir şekilde TATLI SU kullanılmamalıdır. Tatlı su ve duş zehirin daha aktif bir duruma gelmesini sağlar.

1)Temas eden bölgeyi deniz suyu ile yıkadıktan sonra alkol dökünüz , yoksa mavi ispirto, votka, cin, kolonya ve hatta parfüm dahi kullanabilirsiniz.
2) Dalış bölgesinde veya teknede var ise alkol yerine et yumuşatıcı tozlardan kullanabilirsiniz. (biftek v.s yumuşatıcı).
3)Hiç bir şey bulamazsanız,deniz suyunu hastanın dayanabileceği bir ısıya kadar kaynatıp yaranın üstüne tatbik edin.
4) Deniz anasının deriye yapışan kollarını ayırmak için alkol uygulamasından beş dakika sonra deniz suyu ile yemek sodası karışımından meydana gelmiş bulamacı bölgeye sürünüz. Gerektiği durumlarda Un veya talk'da aynı işi görür.Un veya talk pudrasını sürdükten sonra, keskin bir cisimle yapışan kolları ciltten ayırabilirsiniz. Eğer yukarıdakilerden hiç birini bulamazsanız,deniz kumunu da aynı amaçla kullanabilirsiniz. İşlemi yapanın eldiven giymesi tavsiye olunur.
5) Bütün işlem bitiminde bölgeyi deniz suyu ile yıkayınız.
6)Şiddetli vakalarda turnike uygulayınız ve hastayı doktora götürünüz.
7) İlk tedaviden sonra yanma ve kaşıntıyı almak için Anastol ve bunun gibi merhemler kullanabilir, ağrının şiddetli olduğu hallerde hastaya ağrı kesici verebilirsiniz.

DENİZ ŞAKAYIĞI
Renkli çiçekleri andıran bu güzel görünüşlü yaratıkların bazıları zehirli olabilir. Temastan dolayı meydana gelen kaşıntı ve kızarıklıklara süngerci hastalığı denir. Temastan kısa bir süre sonra,kaşıntı ve yanma başlar,daha sonra deri kızarır ve içi su dolu minik kabarcıklar oluşur. 
Tedavieniz anasındaki tedavi şekli aynen uygulanır. 
 
 
 
 
DENİZ HIYARI
Teması bazı kişilerde cilt alerjisi yapar, bunları elleyen dalıcı unutarak elini gözüne sürmemelidir. 
Tedavieri reaksiyonlarında alkol tatbik edebilirsiniz,gözler için Deksamisin veya visine damlalar kullanabilirsiniz. 
 
 
DENİZ TIRTILI
Akdeniz ,Ege ve yer yer Marmara'da görülen tırtıl güzel ve renkli görünümüyle bir çok dalgıcın canını yakmıştır. Dokunulduğu zaman vücudunu ve tüylerini kabartır, vücudunun etrafını saran ince ketensi tüyler, kaktüs dikenleri gibi deriye batar, Tüylerin battığı bölgede yanma hissi, orta derecede şişme, kabarma ve ara sıra metrotik(doku harabiyeti)alanlar ortaya çıkar. Kaşıntı,ağrı ve yerel bir his kaybı sık görülür. 
Tedavi: Temas bölgesini sakın silmeyin.En etkili temizleme şekli Plasterdir. Batan dikenleri plasterle topladıktan sonra bölgeyi sulandırılmış amonyakla veya su ve alkolle silebilirsiniz.

VATOS (dikenli tür) 
VATOS-FULYA-STİNGRAY Bizim sularımızda vatos olarak tanıdığımız bu yaratık tropiklerde çok renkli ve fotojeniktir. Bir kaçı bir araya gelip Karaib'lerdeki Cayman adasında Stingray city diye turistik bir mekan oluşturmuşlardır.kesinlikle zararsızdır,binlerce şnorkel dalıcısının yüzdüğü sularda henüz kimseyi şişlememiştir.Dipte yaşar ve beslenir kendini kuma gömerek düşmanlarından saklanır. Kamçıyı andıran kuyruğunun alt üçte birinde çok keskin ve zehirli bir mahmuz vardır, rahatsız edildiğinde veya üzerine basıldığında refleksi bir hareketle kuyruğunu öne doğru hareket ettirdiğinde,mahmuzu ona zarar veren canlıyı sokar. Yarası çok ağrılı olup, sokulmuş bölge şiş ve kızarıklık yapar.Geç iyileştiği gibi yara mikrop kapar.Vatos sokmasının belirtileri,ayak ve bacaklarda bir darbe hissedilir,sokmayı takiben ortaya çıkan ağrı çok şiddetli olur ve ilk 90 dakika boyunca ağrı devamlı artar.Deniz kestanesi batması ,kırık şişe kesmesi veya başka bir kesikle karşılaştırılamaz. Hassas,alerjik bünyelerde, kusma, karın ağrısı, aşırı terleme ve kalp çarpıntısı gibi ağır sistemik belirtilere neden olur. 
Tedavi: Bu balığın zehiri ısıya dayanıklı olmadığından iskorpitte olduğu gibi sıcak su kompresi veya yaralı bölge sıcak suya batırılarak tedavi edilir. Yaralanmış bölge dinlendirilir ve mikrop kapan bölgeye antibiyotik sürülür. Meydana gelen yara çok kanayan yuvarlak bir delik şeklinde olup genellikle iki saat içersinde yaralı bölge kenarlarında morumsu bir kızarıklık görülür. Yara tedavi edilmezse bu bölgede nekroz (doku bozulması) ortaya çıkar. Yaralanma bölgesi şişer ve tedavi edilmezse şiş uzun zaman inmez. Sıcak uygulamasına en az 30 dakika devam edilmeli, ağrının tekrarı halinde sıcak tedavisine devam edilmelidir.Çok şiddetli durumlarda yaralanan bölge üzerine turnike uygulanabilir. 
 
 
 
ÇİÇİNA 
Özellikle güney sahillerimizde bolca bulunan vatoz'a benzer, ancak kuyruğu vatoza göre ince ve keskindir. 
Oltanıza takıldığında kuyruğunu sağa sola çarpmasını engelleyecek şekilde üzerine basıp misinayı kesin ve denize bırakın 
 
 
 
 
KEDİ BALIĞI 
Tedavi:Yarayı 30 dakika sıcak suya (haşlanmayacak kadar) batırın. 
 
ELEKTRİK BALIĞI (Torpedo marmorata) 
Bir köpek balığı türüdür. Sıcak ve ılıman denizlerin 100-150 m.'ye varan diplerinde fazla göç etmeden yaşar. Boyu 150 cm. olabilir. Genelde avlanmak için veya tehlike halinde 100-220 Volt'a varan, insan için tehlikeli fakat öldürücü olmayan kısa süreli elektrik çarpması yapar.

AHTAPOT 
Yumuşakçaların kafadan bacaklılar sınıfının bir üyesi olan ahtapot türlerinden tropiklerde yaşayan bazı cinsleri zehirlidir. 
Kesinlikle insanlara zarar vermez, bir şnorkel dalışında elle yakaladığım büyükçe bir ahtapot kendisini bırakmam için beni papağanın gagasına benzeyen ağzıyla bir güzel ısırmıştı. Ayrıca çıplak vücudu sardığında vantuzlar vücutta kızamık hastalığına yakalanmış gibi kızarıklar oluşur. Bu kızarıklıklar, bir süre sonra geçer. 
 
 
 
MÜREN 
Zehirsiz olan mürenlerin ağızlarında bulunan çok sayıdaki çeşitli bakterilerden dolayı ısırdığı yer mutlaka iltahaplanır ve kişiden kişiye farklı enfeksiyonlara yol açar. 
Mürenlerin olabileceği konuklardan uzak durup, müreni besleme girişiminden uzak durmalıdır. Bir çok dalgıç, hesapsız hareketlerinin cezasını bir yerlerini mürene kaptırarak ödemişlerdir. 
Tedavi: Müren ısırmasında ısırılan kişiyi derhal hastaneye götürüp tetanoz aşısı yaptırın. Isırıktan hemen sonra yarayı oksijenli suyla yıkayıp iyice temizleyip antibiyotik merhemler sürün (Garamycine krem, thiccilline pommad veya silverdine krem) Ayrıca doktor tavsiyesinde ağızdan yüksek doz antibiyotik alınmalıdır. 
 
 
 
DENİZ PİRELERİ
Dünyanın bütün denizlerinde kumluk kıyılarda bulunurlar. Keskin ağızları ile hem balıklara hemde insanlara yapışabilirler. Pirelerin ısırığı ani ve keskin olup kanamalara yol açar. 
Tedavi:Isırılmış bölge oksijenli su ile temizlenip,antibiyotikli merhem sürülür. 
 
 
MERCAN 
Sert mercanın iskeleti mercan resiflerini oluşturur. Dünya yüzündeki en büyük inşaatı fasulyeden küçük olan bu organizmalar yapar. Sert ve yumuşak olmak üzere iki çeşit mercan vardır. Sert mercanlar ustura kadar keskin olup derin kesikler oluşturabilirler bu kesiklerin içine giren kalker parçaları reaksiyonlara sebebiyet verir ve tedavi edilmelidir. Mercanın sensoral yakıcı polipleri çıplak elle tutulduğunda yakıcı olabilir. 
Tedavi: Su ve sabun kullanarak, yumuşak bir fırça, yoksa bir havlu ile yaralı bölge temizlenir. 
Yara içindeki parçaları temizlemek için ise; 
Yarayı kurutup üzerine oksijenli su döküp köpürmeye bırakın. Yarayı kurutun. 
Yaraya alkol döktükten sonra bir Tetralet, Tetra kapsülünü veya muadil bir kapsülün içindeki tozu alkol ile ıslatılmış yaranın üzerine dökün. Bantlamayın. 
 
 
 
SÜNGER 
Denizlerimizde çeşitli türleri yanında deli sünger olarak bilinen türünde mikroskobik sokucu tüyler (spicuel) bulunmaktadır ki bunlarda zararlı bazı kimyasal maddeler vardır.Çıplak elle tutulduğunda kişide yanma ve kızarıklıklar meydana gelir. 
 
 
 
KARADUL ÖRÜMCEĞİ 
Isılan bölge hissisleşene kadar kişi ısırıldığını anlamayabilir 
Zehir nörotoksiktir, spinal sinir merkezlerine direkt etki yapar 
Şiddetli krampları, karın kaslarının tahta sertliğinde olması, göğüste sıkıntı ve 24 saatten sonra solunum zorluğu oluşur. 
Alt kısım ısırıklarında batın semptomları daha spesifiktir. 
Baş dönmesi, terleme, bulantı, kusma ve deri döküntüleri görülür. 
Ölüm seyrektir, genelde 48 saatte şikayet azalır. 
Tedavi: Buz kompres ve temel destek tedavisi

KEŞİŞ ÖRÜMCEĞİ 
Kahverengidir 
Zehir lokal, şiddetli doku hasarına neden olur 
Lokal gangren hemen ted edilmezse ülser oluşur 
Isırık başta ağrısız fakat saatler içinde ağrılı hal alır. 
Spesifik antivenin yoktur 
Tedavi: temel destektir 
 
 
 
YILANLAR 
Zehirsiz yılanın diş izi ; nal şeklindedir 
Zehirli yılanın diş izi ; aralarında yarım inç mesafe bulunan, etraflarında şişme, ağrı, renk değişikliği olan 2 adet küçük delik şeklindedir. 
Bazen zehirsiz de ek bazı dişler yanıltabilir. 
Hasta sakinleştirilir, yatırılır ve hareketsiz olması söylenir 
Isırık alanı lokalize edilerek nazikçe su sabun veya hafif bir antiseptikle temizlenir. 
Yapılacaklar: 
Zehirli diş izlerinin üstüne ve altına venöz sirkülasyonu önleyebilecek (venöz turnike) şekilde yumuşak lastik tüpler bağlanır.Extremitenin distalindeki nabazanlar kaybolmamalıdır. Bu manevranın amacı extremite venlerinde zehirin yayılmasını sınırlamaktır 
Bir atelle extremite hareketsiz hale getirilir. 
Vital bulgular, kanbasıncı, nabız ve solunum moniterize edilir 
Şok varsa şok pozisyonu ver 
Yılan öldürülürse oda poşetle götürülmelidir. 
Hastaneye hemen naklet 
Kusma için uyanık ol 
Ağızdan kesinlikle birşey vermeyin 
 
 
 
BÖCEK ARI SOKMALARINDA 
Genelde av çantamızda eczanelerde satılan Amonyak bulundurulması iyi olur. 
Tedavi: Eğer bir arı soktuysa bazen iğnelerini deride bırakabilir. Parmağınızla yada cımbızla iğneyi çekmeyiniz. Bu işlem zehiri vücuda daha fazla yayacaktır. Bunun yerine bir kredi kartının ucunu ya da benzer bir şeyi kullanın. Kartın kenarı zehir torbasını derinin üzerine alacak ve iğneyi derinin dışına çekecektir. O bölgeyi yıkayın ve buz uygulayın. 
Arı vs sokulmalarına karşı alerji tepkisi olanlarda mutlaka tıbbi yardım alın.

İlk yardım çantasının içinde, yeterli sayıda olmak üzere şunlar bulundurulmalıdır
 
*yapıştırıcı bant, 
*gazlı bez, 
*pamuk, 
*çeşitli bandajlar, 
*gazlı kompres, 
*göz antiseptiği, 
*yara temizleme suyu ve bezi, 
*amonyak, 
*deniz tutmasına karşı haplar, 
*ilk yardım yanık merhemi, 
*aspirin, 
*çinko oksit merhemi, 
*makas ve cımbız 
 
 
Denizde ilk yardım olarak ele alınacak konular sırasıyla şunlardır
 
A. Boğulma 
B. Hipotermi 
C. Deniz tutması 
D. Sıcak çarpması 
E. Soğuk çalması 
F. Suda kalmış ayak 
G. Yanıklar ve haşlanmalar 
H. Kanamalar 
I. Şok 
J. Yaralanmalar 
 
Şimdi bu ana maddeleriyle belirtilen durumlarda neler yapılmasını gerektiğine bakalım... 
 
KONULAR UZUN FAKAT İÇERİK OLARAK HEPİMİZİN BİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR. 
FIRSAT BULDUKÇA LÜFTEN OKUYALIM. 
 
A- BOĞULMA........................................... ...................................... 
 
Suda boğulma, genelde nefes yollarına su girmesi ile meydana gelir ve havanın serbest geçiş yollarından akciğerlere ulaşması bloke edilerek oluşur. Kısaca, vücuttaki oksijen yetersizliğinden ileri gelen bir durumdur. 
 
Boğulan bir kişi kurtarıldıktan sonra, oksijen yetersizliğini meydana getiren durum ortadan kaldırılmazsa, kurtarma amacına ulaşmış sayılamaz. Çünkü, kazazede kısa bir süre sonra solunumun durması, kan dolaşımının aksaması ve bilincinin kaybolması nedeniyle ölümle karşı karşıya kalacaktır. 
 
Boğulan bir kazazedede görülen bulguları şöyle sıralayabiliriz
 
Şuur kaybı, 
 
Nefes alma zorluğu veya nefes alamama durumu, 
 
Hızlı nabız atışı veya nabzın atmaması, 
 
Boyun damarlarında şişme, 
 
Kulaklar, burun, dudaklar ile el ve ayak parmaklarının mavimsi bir renk alması, 
 
Yüzde ve gözlerde kızarıklık. 
 
1 - Boğulan Bir Kişiye Yapılacak İlk Yardım 
 
Boğulan bir kişiyi tedavi için yapılacak ilk yardım ise, kazazedenin kurtarılmasından hemen sonra suni solunuma hazırlanmasıdır. Kazazede bir kurtarma botuna veya can salına alındığında, eğer giyinik ise suni solunumu zorlaştıracak kuşak, kemer, jartiyer, kravat ve yakası ilikli gömlek gibi giysiler, süratle kişiyi rahatlatacak şekilde çıkarılmalı veya gevşetilmelidir.

Kazazedenin solunumunu engelleyen giysiler çıkarıldıktan sonra, yapılacak ilk hareket, kazazedenin ağzının açılmasını sağlamaktır. Suni solunuma başlanabilmesi için kazazedenin ağzının açılması ve ağzından eğer varsa suni solunumu engelleyici protez, takma diş gibi maddelerin çıkarılması ya da kum ve yosun dolma olasılığına karşı bir temizlemenin yapılabilmesi açısından son derece önemlidir. 
Ancak, genelde baygın ve aynı zamanda boğaz bölgesinde kramp meydana gelmiş bir kazazedenin ağzının açılması ve çenelerinin aralanabilmesi oldukça güçtür. Bu gibi durumlarda öncelikle, çene kilitlenmesinin, dolayısıyla ağzın nasıl açılabileceğinin iyi bilinmesi gerekir. 
 
2 - Boğulmuş, Kurtarılmış Bir Kazazedenin Ağzının Açılmasında Uygulanacak Yöntem 
 
Boğulan bir kazazedenin ağzının açılmasını sağlamak için kazazede sırt üstü yatırılmalı ve kurtarıcı baş ucunda diz çökerek iki elini kazazedenin yanaklarını avuçlayacak şekilde başının iki yanına koymalıdır. Daha sonra, iki elinin baş parmaklarını uç uca gelecek şekilde kazazedenin çenesi üzerine koyarak, diğer parmaklarıyla kulak memesinin altından çene kemiğinin köşe yaptığı yeri içine almak üzere, alt çene kemiği ile boğaz boşluğunu kavramalıdır. Kurtarıcı baş parmaklarıyla basınç yapıp, çene kemiğini sıkarak kolaylıkla kazazedenin çenesinin açılmasını sağlayabilir. 
 
Suni solunum
 
1. Çenenin kaldırılması ve başın geriye doğru eğilmesi ile nefes yolunun açılması. 
 
2. Veya başın geriye doğru eğilmesi ve boynun alttan kaldırılması. 
 
3. Eğer boyunda bir kırıktan şüpheleniyorsanız, boynu kımıldatmaksızın veya başı eğmeksizin yavaşça çeneyi ileriye doğru itilmesi ile solunum yolunu açınız. 
 
4. Parmağınızı kullanarak yabancı maddeleri veya nefes vermeği engelleyen diğer şeyleri temizleyiniz. 
 
5. Kazazedenin nefes alışını dinle, gör ve hisset. Eğer nefes almıyorsa kazazedenin burun deliklerinin ikisini birlikte kapatınız. 
 
6. Kazazedenin ağzı ile kendi ağzınızı sızdırma olmayacak şekilde üst üste getiriniz. 
 
7. Her nefesten sonra kazazadenin ağzından kendi ağzınızı hafifçe kaldırınız. 
 
8. Eğer kazazede nefes almaya başlamışsa, güğsünü ve karnını izleyiniz. Oldukça pasif olarak nefesi dışarı verir. 
 
 
3 - Dilin Tesbit Edilmesi 
 
Suni solunuma başlanılmadan önce dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus da, dilin tesbit edilmesidir. Suyun nefes borusuna girmesini engellemek için, bölgeyi tıkamış bulunan gırtlak krampının açılabilmesi ancak, dilin normal durumuna döndürülebilmesi ile mümkündür. Bu nedenle, gırtlağın nefes borusunu otomatik olarak kapatıcı krampını çözmek ve kazazedenin nefes alabilmesini sağlamak için, mutlaka dilin dışarı çıkarılarak tesbit edilmesi yerinde bir hareket olacaktır. 
 
Dilin yeniden nefes borusunu kapatmasını önlemek de ayrı bir önem taşır. Dil kaygan bir durumda ise, mendil veya bir bez parçası ile tutularak, küçük bir tahta parçasını (l-2cm eninde) ya da bir bez parçasını kazazedenin azı dişleri arasına, eğer azı dişleri yoksa, azı dişlerinin bulunduğu diş etlerinin arasına koyarak, dil tesbit edilmelidir. 
 
Kazazedenin ağzı açılıp temizlendikten ve dili tesbit edildikten sonra, zaman kaybedilmeden suni solunuma başlanılmalıdır. Kazazedeyi kurtarmanın zamana bağlı olduğu hiç unutulmamalıdır. Kazazedenin boğulma sırasında yuttuğu suyu akciğerlerin dışına preslemeyi asla denememek gerekir. Nefes yollarındaki serbest su miktarı önemli değildir. 
 
4 - Hayat Öpücüğü İle Suni Solunum 
 
a) Ağızdan Ağıza Suni Solunum 
 
Boğulmuş bir kazazede kurtarıcı tarafından bir can salı ya da kurtarma botuna çıkarıldığında, öncelikle suni solunuma hazırlayıcı önlemler alınmalı ve sonrasında kazazedenin başı tamamen geriye (nefes borusu düz bir hat oluşturacak şekilde) yatırılmalıdır.

Kazazedenin dili, kurtarıcının baş parmağı ile damağına yapıştırılarak aynı elin diğer parmaklarıyla alt dudağını sarmalı ve diğer eli kazazedenin yandan burun deliklerini kapatmalıdır. 
Kurtarıcı, ağzını kazazedenin ağzına dayayarak ve kazazedenin dudaklarını tuttuğu parmaklarını sıkarak, kuvvetle havayı kazazedenin ağzına üflemelidir. Bu işlem sırasında kurtarıcı nefes verdikten sonra, başını yana çevirerek ağzını çekmeli, nefes almalı ve tekrar kazazedenin ağzına havayı üflemelidir. Kazazedenin nabzı boynundan kontrol edilmeli ve nabız atıyorsa, nefes yardımına her 5 saniyede bir olmak üzere devam edilmelidir. 
 
b) Ağızdan Buruna Suni Solunum 
 
Bu uygulamaya benzer diğer bir uygulamada da kurtarıcı, kazazedenin ağzını bir eliyle kapatarak, ağzını kazazedenin burnuna yapıştırıp havayı üflemek yoluyla suni solunumu gerçekleştirebilir. 
 
Bugün asıl benimsenmiş olan uygulama, bu şekilde yapılanıdır. Çünkü, doğrudan akciğerlere oksijen gönderebilme olanağı, bu uygulama ile daha fazla ve daha kolaydır. Ayrıca, zamanın çok değerli olduğu bu gibi durumlarda yöntemin uygulama kolaylığı olması tercih nedenidir. Her iki uygulamada da, kurtarıcının kazazedeye verdiği her nefeste, kazazedenin göğsü şişiyorsa uygulamanın doğru yapıldığı söylenebilir. 
 
 
"Hayat Öpücüğü" olarak adlandırılan bu suni solunum yönteminde, bütün işlemler yapılırken unutulmaması gereken çok önemli bir durum da kazazedenin kalbinin atıp atmadığının kontrolüdür. Kazazedenin kalbinin fonksiyonelliğini yitirmesi, kurtarma açısından önemli bir durum değildir. 
 
Ancak suni solunuma başlanılmadan önce mutlaka bilinmesi gereklidir. Bunun için de, nabız kontrol edilerek veya kalp atışları dinlenerek, kalbin atıp atmadığı kontrol edilmelidir. 
 
Boğulan bir kazazedenin suni solunuma başlanılmadan önce yapılan kontrolde kalbinin atmadığı tesbit edilmişse, bu durumda kurtarıcı kazazedeye bir yandan suni solunum yaptırırken, diğer yandan da kalp masajına başlamalıdır. Kurtarıcı yalnız başına kurtarma işlemini gerçekleştirecek ise, suni solunum sırasında her nefes verişinden sonra beş defa da kalbin üzerinde bir eli diğer elinin üstüne bindirilmek koşuluy!a, göğüsten baskı yöntemiyle kalp masajına başlamak zorundadır. 
 
Kalp masajı için, göğüs kafesinin bittiği yer parmaklar yardımı ile bulunur ve diğer avuç ile bu parmakların hemen üzerine yerleştirilir.Kollar gergin tutularak ve dirsekler bükülmeden vücut ağırlığı da verilerek, kazazedenin göğsü 4-5 cm kadar aşağıya omurgaya doğru bastırılır. Eğer kazazede yaylanan, yumuşak bir yerde yatıyorsa, sert bir zemin üzerine yatırılmalıdır. (Can salındaki bir kazazede için salın tabanına yatan bir kişinin üzerine yatırılmalıdır.) Birden fazla kurtarıcının bulunduğu durumlarda, bir kişi dakikada 12 kez suni solunum yaparken diğeri de düzenli olarak dakikada 60 kez kalp masajı yapmalıdır. 
 
Bütün bu işlemler, ilk üç dakika içersinde yapılmalıdır. Eğer kazazedenin göz bebeği küçülüyorsa, kazazede hayata dönüyor, yapılan ilk yardım faydalı oluyor demektir. Bu işlemlere kazazedenin nabzı, nefes alması ve rengi düzelene, göz bebekleri küçülene ve normal kalp atımları başlayana kadar devam edilmelidir. Suni solunum ve kalp masajı gerekirse aralıksız ve aynı tempoda 3-4 saat sürdürülmelidir. Ancak, 5-6 saat süren suni solunum uygulamasından sonra, normal hayata dönen kazazedelere de rastlanmıştır. Sürenin uzun olması nedeniyle bu işlemin birden fazla kişinin yardımıyla yapılması gerekir. 
 
Boğulan bir kişi her zaman aşın ısı kaybı (hipotermi) olayıyla karşı karşıyadır. Bu nedenle düşen vücut ısısının yeniden eski haline dönmesinin sağlanması, ya da daha fazla ısı kaybının önlenmesi için, kazazedenin üzerinin battaniye veya bulunabilen örtülerle sarılması gereklidir. 
 
Yeni boğulmuş, kurtarılmış ve hayata döndürülmüş bir kazazede çok iyi durumda bulunsa bile, hala tehlikede olduğunun unutulmaması gerekir. Çünkü kazazedenin akciğerleri ve diğer organları boğulma sırasında yuttuğu sudan dolayı hasar görmüş olabilir. Bu nedenle, öncelikle tıbbi bir rehbere baş vurulmalı ve kazazedenin hayati tehlikeyi tamamen atlatabilmesi için vücudunda bulunan suyun aşağıdaki yöntemlerden birisiyle atılmasına çalışılmalıdır. 
 
5 - Boğulmuş, Kurtarılmış ve Hayata Döndürülmüş Bir Kazazedenin Vücudundaki Suyun Boşaltılmasında Uygulanacak Yöntemler 
 
a) Silkeleme Yöntemi İle Su Boşaltma Uygulaması 
 
Bu uygulama sırasında kazazede yüz üstü pozisyonda yere yatırılmalıdır. 
 
Kurtarıcı, yüzü kazazedenin baş tarafına dönük ve ayakta olarak kazazedeyi ayakları arasına alarak, kalça kemiklerinden tutmalıdır. Yerden 50-60 cm. kadar kaldırarak hafifçe silkelemeye başlamalı ve bu uygulama 20-25 defa tekrarlanmalıdır. 
 
Uygulama esnasında kurtarıcı kazazedenin başının yere çarpmamasına dikkat etmelidir.

b) " L " Konumuna Getirme Yöntemi İle Su Boşaltma Uygulaması 
 
Bu uygulamada, kazazede sırt üstü yere yatırılarak kolları vücuda yapıştırılır. Başı ise sağ veya sol tarafa çevrilip, geriye doğru çekilerek nefes borusunun düz bir hat oluşturması sağlanır. Daha sonra kazazedenin ayaklarından tutularak birleştirilip, dizlerinin bükülmemesi sağlanarak vücutla 90°lik açı yapacak şekilde kaldırılır. L şeklini alan kazazedenin kurtarıcı tarafından tutulan ayaklarından başına doğru ve başından ayaklarına doğru indirme, kaldırma (tulumba çekme) hareketi 20-30 defa tekrar edilerek mevcut suyun boşaltılması sağlanır. 
 
 
6 - "Hayat Öpücüğü" Uygulaması Dışında Diğer Suni Solunum Yöntemleri 
 
Ağızdan ağıza veya ağızdan buruna yöntemi olan "Hayat Öpücüğü" uygulaması dışında başka suni solunum yöntemleri de vardır. Bunlar sırasıyla; 
 
a) Schaffer uygulaması, 
 
b) Holger - Nielsen uygulaması, 
 
c) Silvester uygulaması, 
 
d) Kolrausch uygulaması, 
 
e) Thomson uygulaması yöntemidir. 
 
Ayrıca kombine olarak uygulanabilen yöntemler ise; 
 
i) Schaffer - Holger - Nielsen kombinesi ve 
 
ü) Silvester - Howard kombinesidir. 
 
Bu uygulamaları sırasıyla incelemek gerekirse: 
 
a)SchafferUygulaması 
 
 
 
 
Kazazede yerde yüz üstü pozisyonu aldırılarak kollarından biri başının altına, diğeri ise yana uzatılacak şekilde yatırılır. Kazazedenin başı, altındaki kolun üzerinde yana çevrilmiş durumdadır. Kurtarıcı, yüzü kazazedenin başına doğru ve kazazedenin bacakları kendi bacakları arasında kalacak şekilde dizleri üzerine çökmüştür. Kurtarıcı ellerinin avuç içlerini kazazedenin kürek kemiklerinin yaklaşık 5-10 cm aşağısına gelecek şekilde sırtına koymuştur. 
 
b) Halger - Nielsen Uygulaması 
 
 
Bu uygulama sırasında, kazazede yüzüstü pozisyonda düz bir zemine yatırılır. Kazazedenin başı yana çevrilerek, üst üste kavuşturulan ellerinin üzerine konulur. Kurtarıcı, kazazedenin başucunda, diz çökerek uygulama konumuna geçmiştir. Ellerini kazazedenin sırtındaki kürek kemikleri üzerine yerleştirerek, bu bölgeye basınç uygulamasına başlar. Uygulama, kurtarıcı 1001 sayısını söyleyerek kazazedenin sırtına ellerini koymasıyla başlar. Sırt bölgesine yaptığı basınçla 1002 sayısını sayar ve sırttaki basıncı azaltarak 1003 sayısını sayar. Kazazedeyi bükülü kollarının dirseklerine yakın olan kısmından tutarak ve göğsünü yerden kaldırmadan 1004 sayısını söyleyerek kazazedenin kollarını yerden yukarı doğru çeker. Bu hareketle kazazedenin nefes alması sağlanır. Bu uygulama 4 saniyelik aralıklarla aynı şekilde suni solunuma devam edilerek tatbik edilir. 
 
Bazı sakıncaları nedeniyle, genelde çocuklara uygulanması tavsiye edilmez. 
 
c) Silvester Uygulaması 
 
 
 
Bu uygulama sırasında kazazede sırt üstü konumda yere yatırılır ve kürek kemikleri altına 10 cm.lik bir yastık konulmuştur. Kurtarıcı, kazazedenin başı bacakları arasında olacak şekilde; dizleri üzerine oturmuştur. Kazazedenin başı, kurtarıcının bacakları ile sıkıştırılmayacak şekilde sağ ya da sol tarafa çevrilidir. Suni solunumu uygulayan kurtarıcı, kazazedenin göğsü üzerinde bileklerini kavrayarak dışa ve yukarıya doğru (yani, kendisine doğru) çeker ve kazazedenin avuç içlerini yere bastırır. Bu uygulamada amaç, kazazedenin göğüs hacmini genişleterek içine hava dolmasını sağlamaktır. 
 
Daha sonra kurtarıcı kazazedenin açılmış bulunan kollarını göğsü üzerine tekrar yönelterek başlangıç konumuna getirir ve kazazedenin tuttuğu el bileklerine belirli bir basınç uygulayarak göğsü üzerine abanır. Bu uygulamadan amaç, göğüs hacmini daraltmak ve daha önce aldırılan havanın dışarıya verilmesini sağlamaktır. 
 
Suni solunumu yaptıran uygulayıcı, söz konusu kol hareketlerini (kolları açma ve göğüs üzerinde basınçla kapama) 5 saniyede olmak üzere 1 dakikada toplam 10-12 defa tekrarlanmalıdır. 
 
d) Kolrausch Uygulaması

Bu suni solunum yöntemi, daha çok kazazedenin herhangi bir yerinde yara veya travma meydana geldiği durumlarda, bu bölgelere zarar vermeden uygulama yapmağa olanak sağlayan bir yöntemdir. 
 
Uygulama sırasında kurtarıcı, yaralı veya travmalı bölgeye ilk yardımı yaptıktan sonra, kazazedeyi yaralı tarafı üzerine ve yara yeri beslendikten ya da sarıldıktan sonra yatırmalıdır. Yatırıldığı taraftaki kolu uzatılarak, başı bu kolun üzerine konulmalıdır. 
 
Kazazedenin yattığı tarafın karşıtındaki bacak kalça ile 90° açı yapacak şekilde kıvrılır. Bu pozisyonun kazazedeye aldırılmasının amacı, yüzüstü dönmesinin engellenmesidir. Kurtarıcı bu uygulamada kazazedenin arkasında diz çökmüştür. 
 
Uygulama sırasında, kazazedenin yukarıda olan kolunu kurtarıcı iki eli ile tutar ve kazazedenin vücuduyla dik açı yapacak şekilde kaldırır. Bu kol daha sonra göğüse paralel olarak yatırılır. Böylece kol açıldığında genişleyen göğüs hacmiyle birlikte alınan hava, yatırıldığında göğüs hacminin daralmasıyla dışarıya atılmış olur. 
 
Kalrausch uygulaması, sadece gözle görülür şekilde ciddi yaralanmalarda uygulanmalıdır. Çünkü bu uygulamada solunumu sağlayacak hava miktarı çok azdır. 
 
e) Thomson Uygulaması 
 
 
Kazazede sırtüstü yatırılarak, kürek kemiklerinin altına yaklaşık 10 cm yüksekliğinde bir yastık yerleştirilir. (Bu yastık, elbise veya battaniyeler kullanılarak oluşturulabilir.) Yastığın kazazedenin kürek kemikleri altına konmasındaki amaç, göğsünün gerilerek genişletilmesinin sağlanmasıdır. 
 
Uygulama sırasında kurtarıcı, kazazedenin kollarından birini vücuduna yapışık, diğerini ise başına paralel olacak şekilde uzatmalıdır. 
 
Kurtarıcı kazazedenin başına paralel olan kolunu, bacakların arasına alacak şekilde diz çöker ve kazazedenin rahat nefes almasını sağlamak üzere, başını bacağının bulunduğu yönün aksine yana çevirir. 
 
Kurtarıcı, kazazedenin göğsünde kaburga kemiklerinin bittiği yere kendi parmakları gelecek şekilde avuçları açık olarak ellerini yerleştirir ve göğüse baskı uygulamaya başlar.

B- HİPOTERMİNİN TEDAVİSİ.......................................... .................. 
 
1 - Hipoterminin Belirtileri 
 
Hipotermi için yapılacak tedavi, şüphesiz kazazedenin durumuna ve eldeki olanaklara bağlıdır. Yaşamı tehdit eden hipoterminin belirtisi, soğuk suya maruz kaldıktan sonra üşümenin görülmesidir. Bu durum, vücudun soğuğa karşı direncinin tamamen kaybolduğunu gösterir. 
 
Genel olarak, mantıklı ve başından geçenleri anlatabilecek durumda olanlar, dramatik bir şekilde titremelerine karşın, yalnızca bütün ıslak elbiselerinin çıkartılmasını, kuru elbiselerle veya battaniyelerle değiştirilmesini ve sıcak bir yerde dinlenmesini isterler. Ağır bir hipotermik olayda, kazazede üzerinde bütün yaşam belirtilerinden hiç birisi görülmeyebilir. Bu durum kişiyi, kazazedenin tedavi edilmemesi kararına götürmemelidir. Birçok olayda hiçbir hayatiyet belirtisi göstermeyen kazazedelerin, eksiksiz olarak hayata döndükleri bilinmektedir. 
 
Soğuk alma sırasında vücut sıcaklığı düştükçe, oksijen ve besin alma azalacağından, bu durum hayati organlara, özellikle kalp ve beyine biraz koruma sağlar. Böylece sıcaklığı azalmış bir vücut, bazı durumlarda, belirli ölçülerde kazazedeyi korur. Bir kaza nedeniyle 20-30 dakika kadar bir süre, suda hiçbir sakatlığa neden olmaksızın kazazedenin canlı kalabilmesinin nedeni budur. 
 
2 - Aşırı Isı Kaybı Olan Kişiye Yapılacak İlk Yardım 
 
Vücut sıcaklığı düşmüş bir kazazede, belirli bir dereceye kadar soğuğa karşı korunmalıdır. Ancak, kazazede bir kişinin vücudundaki sıcaklıklarda büyük farklılıklar olur. Kol ve bacaklardaki sıcaklık, kabul edilebilir bir düzeyde vücut ve hayati organların (kalp ve beyin) sıcaklığı altında olabilir. Eğer kazazede nefes alıyorsa, solunum yolları açıktır ve endişe etmeye gerek yoktur. Bütün basit masajlar, özellikle kol ve ayakları kapsayacak şekilde, derideki kan dolaşımlarını açabilir ve vücutta sıcaklığın birden dengelenmesine yol açar. Masaj deride kan dolaşımını arttırır ve dolayısıyla hayati organlardaki ısı kaybı artar. Sıcak kan, soğuk deride üşümeye sebep olur ve bu sıcaklığın deride aniden daha da düşmesine neden olur, hatta ölüme sebebiyet verebilir. 
 
Eğer hipotermik (aşırı ısı kaybı olan) kazazede suda ise, mümkün olduğunca yatay bir şekilde sudan çıkarılmaya çalışılmalıdır. Dik olarak sudan çıkarılan kişinin, ani bir kalp rahatsızlığı tehlikesiyle karşılaşabileceği bugün artık bilinmektedir. Genellikle bilinçsiz, titreme uyarısı vermeyen üşümüş (katılaşmış) bir kazazedenin durumu tehlikeli boyutlardadır. Birçok kazazede tedaviye alındığı zaman, titreme görülmeyenlere öncelik verilmelidir. 
 
Soğuğa maruz kalmış bir kişi, enerjisinin çoğunu kullanmış ve kanında çok az şeker (glikoz) kalmış demektir. Bu veri genellikle, aseton kokan kötü bir nefes kokusu verir. Düşük kan şekeri, spazma ve bilinçsizliğe (şuursuzluk nöbetine) sebep olacaktır. Soğuğa maruz kalmış bir kazazede kurtarıldığında, ılık ve tatlandırılmış içecekler verilmelidir. Ancak, unutulmamalıdır ki, bilinçsiz veya yarı bilinçli bir kazazedeye asla yemesi veya içmesi için birşey verilmemelidir. 
 
Hipoterminin tedavisinde esas olan, kazazedeyi sıcak tutmaktır. Sıcak tutma yöntemleri hakkında çok değişik görüşler mevcuttur. Herhangi bir yöntemin en iyisi olduğunu söylemek mümkün değildir. Ancak, hipotermik bir kazazedenin kurtarılmasından sonra, daha fazla ısı kaybının olmaması için gerekli sakınmanın yapılmasında görüş birliği sağlanmıştır. Bir kazazede hipotermik olabilir, ancak onun muhtemelen boğulmuş veya boğulmaya yakın bir durumda olabileceği daima hatırda tutulmalıdır. 
 
Eğer kazazede nefes almıyorsa, acele olarak ağızdan ağıza ya da ağızdan buruna suni solunuma başlanılmalıdır. Kazazedenin nabzı atmıyorsa, kalp masajına başlanılmalıdır. Kazazede nefes aldığı taktirde hemen sıcak tutulmaya başlanılmalıdır. 
 
 
 
 
3 - Sıcak Suda Isındırmak 
 
Uzmanlar tarafından bir kazazedeyi ısındırma yollarının en etkilisi olarak, eğer mümkünse 42-44C lik sıcak suda hızlı ısındırma yöntemi olduğu belirtilmektedir. Sıcak su banyosunda, vücudun ani olarak ısıtılması, kol ve bacakları kapsayacak şekilde kazazedenin suya daldırılması ile mümkündür. Banyonun sıcaklığı başlangıçta 37C ve daha sonra (birkaç dakika içinde) 42-44C ye çıkarılmalıdır. 
 
Tedavi esnasında, banyo suyunun sıcaklığı ölçülmelidir. Gerekli olduğunda banyonun sıcaklığını sabit tutmak için sıcak su ilave edilmelidir. Hipotermik kazazedenin şuuru yerine gelinceye kadar banyoda tutulması gerekir. Banyodan sonra, kazazede bir havlu ile kurulanmalı ve daha sonra sıcak bir kanapeye yatay pozisyonda taşınmalıdır ve ılık battaniyeler ile sarılmalıdır. 
 
4 - Battaniyede Yavaş Isıtma 
 
Sıcak su banyosuyla hızlı ısıtma yapılamadığı zaman, hipotermik bir kazazedenin ısıtılması, yavaş ısıtma yöntemi ile yapılmalıdır. Bu bir ilk yardım tedavisidir. Kazazede sıcak banyoya götürülemediği, ya da sahildeki bir hastaneye götürülmek üzere beklediği zaman yapılmalıdır. Yavaş ısıtma, hipotermik kazazedelerin ısıtılmasında kabul edilmiş bir yöntemdir. Bu yöntemle ısıtma, kazazedenin kendi vücut sıcaklığı ile kendisini ısıtması demektir. Uygulama esnasında kazazede, çevreden izole edilerek, battaniyelerle sarılır. Böylece, kazazedenin vücut sıcaklığı vücut içinde korunarak, vücudun yavaşça sıcaklığı yükselir. 
 
Kullanılan battaniyeler yünlü olmalıdır. Ancak battaniyeler kullanılmadan önce ısıtılmamalıdır. Isıtılmış bir battaniye kazazedeye herhangi bir sıcaklık vermez ama kazazedenin derisine yanlış bir ısınma hissi verir. Bu his de derideki kan damarlarının açılmasına yol açar ve bu şekilde kişinin soğuk derisi, hayati organlardan "son" sıcak kanı alacağından, kazazede için tehlikeli bir durum yaratır. 
 
Bundan dolayı, hipotermi tedavisi çok sıcak olmayan bir odada yapılmalıdır. Tercihen, kazazede yalıtkan battaniyelere sarılmadan önce, suyun buharlaşarak soğumasından sakınmak için, soyularak plastik bir tabaka (çarşaf) ile sarılmalıdır. Kazazedenin başı örtülmeli, ancak yüzü açık bırakılmalıdır. Kazazede iyileştiği zaman, göz hapsinde tutulmalıdır. Şuuru yerine geldiğinde, sıcak ve tatlı içecekler verilebilir. 
 
 
5 - Bahriye Yöntemi Isıtma 
 
Üşümüş, bitkin, ancak bilinçsiz olmayan kazazedelerin ısındırılması için Danimarka Bahriyesinde kullanılan aşağıdaki yöntem başarı ile uygulanmaktadır: 
 
a) Battaniyeye sarılmış bir kazazede yarı meyilli oturur durumda tutulur. 
 
b) Kazazedenin elleri ve ayakları 44C deki sıcak suya daldırılır. 
 
c) Tedaviden sonra kazazedenin elleri ve ayakları battaniye ile sarılır. 
 
d) Sıcak su banyosu sırasında suyun devamlı 44C de kalması sağlanır. 
 
Tedaviden sonra, kazazedenin elleri ve ayakları battaniye ile çok iyi bir şekilde sarılmalıdır. Çünkü, sıcaklığın lokal uygulanması ile buradaki kan damarları tamamiyle açılacaktır. Bu durum tedaviden sonra sıcaklığı dışarı verecektir ki, bu vücut sıcaklığını düşürecektir. 
 
6 - Alkol

Yaygın inanca rağmen, hipoterminin tedavisinde alkolün yeri yoktur. Alkol soğuğa karşı vücudun reaksiyonunu azaltacak ve böylece hipotermik kazazedenin veya soğuğa maruz kalmış kişinin artan bir risk altına girmesine neden olacaktır. Kuşkusuz alkol, genel bir ısınma yaratacak fakat kısa bir müddet sonra bu etki kaybolduğunda, kazazedenin durumu daha da kötü olacaktır. Kazazede elden geldiğince sıcak tutulmalı ve istirahat etmesi sağlanmalıdır. 
 
7 - Hipotermik Bir Kazazede İçin İlk Yardım Özeti 
 
a) Kazazedeyi soğuktan çıkardıktan sonra, nefes alışı ve kalp atışı kontrol edilmeli, eğer nefes almıyor ve kalbi atmıyorsa, derhal kalp masajı ile suni solunuma başlanılmalı, eğer nefes alıyor ve nabız hissediliyorsa, kazazede sarsılmadan sıcak bir yere taşınmalıdır. Daha kötü duruma yol açacağından, kazazedeyi kaba bir şekilde taşımaktan kaçınılmalıdır. 
 
b) Kazazedenin elbiseleri vücudunu en az sarsacak şekilde çıkarılmalı, gerekirse elbiseleri bir makas veya bıçakla kesilmelidir. 
 
c) Yarı şuurlu veya şuursuz kazazede yüzü yukarı gelecek şekilde 
 
yatırılmalıdır. Kusma durumunda, kazazedenin başı yana çevrilmeli ve nefes ahsı ile kalp atışı sık sık kontrol edilmelidir. Eğer nefes alış ve kalp atışı durursa, kalp masajı yapmak için hazırlıklı olunmalıdır. 
 
d) Eğer mümkünse, yüz maskesi ile sıcak oksijen verilmeli. Oksijen kazazedenin zor nefes almasına veya varsa düşük solunum hızına olumlu etki sağlayacak, aynı zamanda vücut merkezinin ısınmasını da kolaylaştıracaktır. 
 
e) Kazazede, battaniye ile sarılarak daha fazla ısı kaybından korunmalı. Şuursuz bir kazazedeye zarar verecek şekilde ısıtılmamalıdır. Şiddetli hipotermi, gerçek bir acil durumdur, ama kazazedenin ısıtılması bir çok zorlukla birleşebilir. İlk yardımı sağlamadaki esas gaye, kazazedenin daha da soğumasını önlemektir. 
f) Eğer, kazazedeyi hastaneye yetiştirmede uzun bir gecikme olacaksa, nazik ısıtma teknikleri kullanılabilir: 
 
Battaniyenin altına, kazazedenin başına, boynuna, göğsüne ve kasığına ısıtıcı yastık veya sıcak su torbalan uygulanmalıdır. 
 
Kazazede ile vücut vücuda temasla sıcaklık uygulanmalı. Sağlanan ısının korunması için ilk yardımı yapan ile kazazedenin etrafına battaniye sarılmalıdır. 
 
Hiçbir durumda kazazedeye alkol verilmemelidir. Şuursuz kazazedelere yiyecek ve içecek birşey verilmemelidir. 
 
 
C- DENİZ TUTMASI........................................... ............................ 
Bir kimseyi gemide deniz tutmaz iken, küçük bir filika veya can salının sallanması, onu hasta yapabilir. Her hasta oluşta kazazede, kusma sonucu çok değerli vücut sıvısını kaybedecek, bu da gereksiz yere zaten sınırlı olan su miktarının azalmasına sebebiyet verecektir. 
 
Bunu önlemek için, eğer varsa, deniz tutmasını önleyici haplardan almak gerekir. Eğer imkan varsa, filika veya can salına binmeden önce alınması daha iyi olur. 
 
 
D- SICAK ÇARPMASI.......................................... ............................. 
Fazla sıcağa maruz kalma sonucu, su ve tuz kaybı ile birlikte halsizlik, kuvvetsizlik, baş dönmesi ve ağrısı, görme bulanıklığı ve huzursuzluk olur, nabız hızlanır. İnsan organizmasının yüksek sıcaklığa dayanma yeteneği, havanın kuru veya nemli olmasına göre değişir. Hava kuru ve rüzgar akımları varsa, kazazede saatlerce 35C ye dayanabilir. Fakat hava %100 rutubetli olduğu taktirde, buharlaşma meydana geldiğinden çevre sıcaklığı 34,50C olunca vücut ısısı da yükselmeye başlar. Vücut ısısı 42-43C olunca ısı artık düzenlenemez ve önlem alınmazsa, bu sıcaklıktaki bir kazazede ancak birkaç saat yaşayabilir. 
 
Bu durumdaki kazazedelerin vücudu, alkol ile silinerek buharlaşma yoluyla serinletilmeli ya da buzlu suya konarak ısı kaybı sağlama yöntemi kullanılmalıdır. 
 
 
E- SOĞUK ÇALMASI........................................... ............................. 
Genel olarak, ciltte, yüzde, ellerde ve kulaklarda, esen dondurucu soğuk rüzgarların etkisiyle ortaya çıkar. Donan yerlerde ilk belirtiler, uyuşma ve "ölü beyazlığı" görünümü şeklindedir. İhmal edilirse ülserleşir, ihmalin devamında kesme zorunluluğu ortaya çıkar. Soğuğun etkisi ile o bölgedeki damarlar büzülür, kandaki oksijen miktarı azalır ve deri morarır. En sonunda damarlarda tıkanıklık olur. 
 
Vücudun soğuğa maruz kalan bütün kısımları, özellikle eller ve yüz, yünlü atkılarla veya eldeki herhangi bir örtü ile rüzgardan korunmalıdır. Eğer ellerde donuk lekeleri veya yaraları görülürse ya da hissedilirse, elleri ceplere sokarak, koltuk altlarına veya ayak arasına sıkıştırılarak ısıtılmalıdır. Donmuş kısımlar hiç bir zaman kar ile veya başka bir şeyle bastırılarak oğulmamalı, fakat üzerine yağ ya da gres sürülerek rüzgarın etkisinden korunmalıdır. Yağı sürerken mümkün olduğunca kalın olarak tatbik etmelidir. Donmuş yeri, sıcak bir yere tutarak birden ısıtmaktan kaçınılmalıdır. 
 
 
F- SUDA KALMIŞ AYAK .................................................. ................ 
Bu rahatsızlık, ayağın çok uzun süre vücut sıcaklığından daha soğuk bir suda hareketsiz kalmasından olur. Aynı şey soğuk yerlerde olduğu gibi, sıcak iklimli yerlerde de olabilir. Ayak şişer, su kabarcıkları oluşur ve sonuçta ülserleşir, ayak iyileşse bile bu kısım hissiz kalır. Ayak şiştiği zaman, ayakkabı bağları çözülmeli veya ayakkabılar tamamen çıkarılmalıdır. Kazazede ayağını hareket ettirmeli, ayak baş parmağını oynatmalı ve ayaklarını uzatarak istirahat ettirmelidir. Bastırarak masaj yapmak zararlı olur, ani sıcaklığa maruz bırakmak da sakıncalıdır. 
 
 
G - YANIKLAR ve HAŞLANMALAR .................................................. .... 
Yanıklar sıcak su, kuru ısı, elektrik, kimyasal ve radyoaktif maddelerle meydana gelir ve vücut dokularının yanma derecesine göre üç gruba ayrılır: 
 
a) 1. Derece Yanık : Bunun en tipik örneği, güneş yanıkları olup deri yüzeyi kırmızı, hafif şiş, hassas ve dokunmayla acı hissi verir. 
 
b) 2. Derece Yanık : Yukarıda belirtilenlere ek olarak, deri üzerinde içi su dolu kabarcıklar meydana gelir. 
 
c) 3. Derece Yanık : Derinin tamamını içine aldığı gibi, bazı durumlarda daha derinlere, kemiğe kadar yanık meydana gelebilir. 
 
1 - Elbiseliyken Meydana Gelen Yanık 
 
Böyle bir durumda, kişinin üzerindeki ateşe, yangın söndürücü sıkılarak söndürülebilir. Eğer yakında bir yangın söndürücü bulunmuyorsa, kazazedenin üzerine hava ile bağlantısını kesecek (battaniye gibi) bir örtü örtülmeli, ya da üzerine bir kova su dökülmelidir. Tüm alev almış kumaşların söndüğüne dikkat edilmelidir. 
 
2 - Ateş Yanıkları ve Haşlanmaları 
 
Tüm ateş yanıklarında esas olan, yanan bölgeyi en kısa sürede soğuk suya tutmaktır. (Deniz suyu veya tatlı su olabilir.) Yanan kısım en az 10 dakika soğuk tampon veya soğuk suda tutulmalıdır. Haşlanan bir kazazedenin üzerindeki elbiseleri yavaşça ve deriyi kaldırmadan çıkarmak gerekir. Yanık yeri varsa, mikropsuz pansuman malzemesi ile örtülmeli, eğer yoksa temiz bir mendil veya çarşafla örtülmeli, aksi halde açık bırakılmalıdır. Yanık yerin hava ile temasının kesilmesiyle ağrı olması da azalacaktır. İçi su dolu kabarcıklar asla patlatılmamalı, eğer patlamış ise üzerine temiz bir pansuman malzemesi ya da temiz bir mendil örtülmelidir. Kazazede sakin olarak ılık bir yerde yatırılmalıdır. 
 
3 - Elektrik Yanıkları 
 
Elektrik çarpmış birine yaklaşırken, ikinci kurban olmamak için mümkünse elektrik şalteri veya sigortası kapatılmalıdır. Eğer bu mümkün olmazsa, kurtarıcı kauçuk bot giyerek ve kazazedeye kuru gazete veya tahta parçası ile dokunarak kendini yalıtkanlamalıdır. Kazazede elektrik kaynağından uzaklaştırılmalı ya da yalıtkan bir cisimle ittirilmelidir. 
 
Kazazedenin nefes alışına ve kalp atışlarına bakılmalı, eğer nefes almıyorsa suni solunum, eğer kalp durmuşsa kalp masajı uygulanmalıdır. Kazazede nefes alabiliyorsa, yanan yerleri soğutulmalı, üzerine kuru yumuşak olmayan pansuman uygulanmalıdır. 
 
4 - Kimyasal Yanıklar 
 
Kazazedenin yanmasına neden olan üzerindeki kimyasal madde, başka yerlere bulaşmadan çıkarılmalı, en az 10 dakika su ile temizlemeye devam edilmelidir. Kimyasal maddenin tamamen temizlendiğinden emin olunduktan sonra, temizleme işine bir 10 dakika daha devam edilmelidir. Gözleri yıkamaya öncelik gösterilmeli, eğer yalnızca göz yanmışsa baş yanan tarafa yatırılarak, diğer göz korunmuş olur. 
 
 
H- KANAMALAR .................................................. ........................... 
Çeşitli nedenlerle kanın damar dışına çıkmasına kanama denir. Sağlam bir insan 700 cl. kadar kan kaybederse, vücut sisteminde büyük bir aksaklık meydana gelmez. Vücut bunu karşılayabilir. Eğer vücuttaki kan miktarının %30 undan fazlası (yetişkin bir insan için 1500 cl.) kaybedilirse ve bu yerine konmazsa, kazazede için öldürücü olabilir. Kan kaybı sonucu kişide baş dönmesi, baygınlık, dudaklarda ve yüzde solukluk, deride soğukluk, derinin nemli olması, huzursuzluk, heyecan, şiddetli susama hissi, nabızda zayıflama ve hızlanma olur. Nefes alıp verme çabuklaşır, kazazede nefes almak için çabalar, çırpınır ve şuurunu kaybeder.

Dış kanama, damardan çıkan kanın vücut üzerindeki yaradan dışarı akmasıdır. Eğer atar damar kanaması ise, açık kırmızı renkte ve fışkırır, derhal durdurulması gerekir. Eğer toplar damar kanaması ise, taşar şekilde ve koyu kırmızı renktedir. Kılcal damar kanamaları ise, yüzeysel bir yaradan yavaş sızma şeklindedir. Vücuttaki bir dış kanamayı durdurucu olarak aşağıdaki şu önlemler alınabilir: 
 
1 - Parmakla Veya Sargı İle Baskı Yapma 
 
Yara küçük ve kanama az oluyorsa yara üzerine temiz bir mendil koyup parmakla 5-15 dakika kadar bastırılır. Yaranın üzerinde oluşan kan pıhtısı asla silinmemeli yoksa kanama tekrar başlayabilir. 
 
 
 
2 - Damar Köklerine Baskı Yaparak Kanamanın Durdurulması 
 
Doğrudan baskı hemen hemen tüm yaralardan gelen kanamayı durdurmada etkilidir. Doğrudan bir baskı genellikle sıkı bir sargının yerini alır. Vücuttaki baskı noktalarını kullanmak, basınç bandajına baş vuruluncaya kadar yoğun kanamayı kontrol eden doğrudan bir yöntemdir. Baskı noktası, o bölgeye giden atar damarın kemik üzerinde yüzeyleştiği ve nabız atışının hissedildiği yerdir. Parmak ile kemik arasında damarın sıkıştırılması ile uç bölgeye kan geçmez. Bilinçli bir kazazede kendi yarasına baskı uygulayabilir. Baskı daima yara ile kalp arasında uygulanır. Vücuttaki baskı noktaları şöyledir: 
 
 
a) Şakak bölgesindeki kanamalarda, hemen kulak önü. 
 
b) Yüz bölgesindeki kanamalarda, alt çene kemiğinin alt kenarının orta kısmı. 
 
c) Baş ve yüzün bir tarafının kanamalarında, yukarıdakilere ilave olarak çene köşesi hizasındaki boyun kısmı. 
 
d) Kol kanamalarında, kanayan taraf köprücük kemiğinin üçte bir iç kısmının arka ve alt tarafı. 
 
e) Bacakta olan kanamalarda, kanayan tarafın kasık kıvrımının üçte bir iç kısmı. 
 
3 - Turnike (Bandaj) Uygulayarak Kanamanın Durdurulması 
 
Diğer yöntemlerle kanama durdurulamıyorsa ve hayatı tehlikeye sokacak bir kanama varsa, o zaman sıkı bandaj (turnike) uygulanmalıdır. 
Kanayan yerin daha yukarısından bir eşarp, mendil, kravat, ince lastik hortum ile kanama tamamen durana kadar sıkılır. 
 
Sıkı bandaj sadece kol ve bacak üzerinde uygulanabilir. Sıkı bandaj uygulamasındaki adımlar şöyle olmalıdır: 
 
Turnike uygulayarak kanamanın durdurulması: 
 
 
 
a) Bandaj hemen yaranın üzerine yerleştirilmeli, 
 
b) Dokunun kesilmesini önlemek için geniş bir bandaj kullanılmalı, 
 
c) Basınç yapması için atar damarın üzerine katlanmış sargı bezi konulmalı, 
 
d) Önce turnikeyi kol veya bacağa iki kez sıkıca doladıktan sonra bir düğüm atılmalı, 
 
e) Sonra düğümün ortasına bir kalem, tahta parçası vb. konularak, bunun üzerine iki düğüm daha atılmalı, 
 
f) Kanama tamamen durana kadar tahta parçası çevrilerek sıkıştırılır ve turnikenin gevşememesi için bağlanır, 
 
g) Turnike iki saatten fazla asla uygulanmamalıdır. Eğer, hastaneye bu süre içinde kazazede ulaştırılamazsa, turnike her yarım saatte bir gevşetilerek yara üzerine mendille sıkıca bastırarak kan kaybı önlenmeli, böylece bandajdan uzak bölgedeki organların hayatiyeti sağlanarak, 10 dakika sonra turnike tekrar sarılmalıdır. 
 
4 - İç Kanama 
 
Bir iç kanama; kaza, hastalık veya çeşitli zehirli maddelerle olur. Darbe derecesi artarsa, damardan çıkan kan vücut boşuklarına ve içi boş olan organların içine akar. Genelde, kanama iç organlarda olduğu zaman kesinlikle tehlike oluşturur. Karın bölgesindeki organlar yalnızca çok kuvvetli olmayan karın zarıyla korunmakta olduğundan, iç organların kanamasında en kısa zamanda tıbbi bir tedavi gerektirir. 
 
İç kanama belirtileri olarak şunları sayabiliriz; kahve taneleri gibi görünen kusmalar, parlak kırmızı veya bulanık kanlı öksürme, solgunluk, hızlı ve hissedilmesi güç nabız atışı, hafif baş dönmesi ve rahatsızlık, susuzluk, şaşkınlık ve halsizlik. Bu belirtileri gösteren kazazede bir iç kanama durumuyla karşı karşıya demektir. 
 
Eğer iç kanamadan şüphe ediliyorsa, kazazede yatağa yatırılmalı, nabız atışı 10 dakika ara ile kontrol edilmelidir. Nabız atışının düşmesi kanamanın durduğunu gösterir. 
 
 
I- ŞOK .................................................. ..................................... 
Kelime olarak "sarsılma" anlamına gelen şok, kişinin ölümüne neden olabilen ciddi bir durumdur. Vücudun organlarına ve dokularına sağlanan kanın azalması ile ortaya çıkar. Bütün yaralanmalarda şokun bazı dereceleri ortaya çıkabilir. Şok belirtileri, durum ciddileşinceye kadar ortaya çıkmaz. Sadece nefes alma ve kalp atımı kontrolünü içeren ilk yardım ile yoğun kanama tedavisi, acil şok tedavisinden önce yapılmalıdır. 
 
Şok belirtileri olarak şunları sayabiliriz; hızlı veya zayıf nabız (genelde 100'ün üzerinde kalp atışı), düşük kan basıncı, hızlı ve derin olmayan nefes alma, donuk gözler ve büyümüş göz bebeği, soluk cilt ve dudaklar, soğuk ten, bulantı ve kusma, susuzluk, kazazede rahatsız, sinirli, heyecanlı ya da şaşırmış ve sorumsuz olabilir. 
 
Şok geçiren bir kazazede, uygun bir yerde sırtüstü yatırılmalı ve mümkün olduğu kadar az hareket ettirilmeli, yakası, kemeri ve gömleği gevşetilmelidir. Solunum yolu tıkanıklığı varsa giderilmeli ve gerekirse suni solunum ve kalp masajı yapılmalı, kanaması varsa kanamayı durdurucu önlemlere baş vurulmalı, nefes almada zorluk çekiliyorsa baş ve göğüs kısmı hafifçe yükseltilmeli, battaniye ile örtülmeli, terletilmemeli, eğer hemen hastaneye gönderme imkanı yoksa, ağızdan sulu gıda verilmemelidir. Tıbbi bakım hayli gecikmişse, her 15 dakikada bir yarım bardak su içersine, bir çay kaşığı kadar tuz ve yemek sodası katılarak verilmelidir. 
 
 
J- YARALANMALAR .................................................. ..................... 
Vücudun her tarafında meydana gelebilecek olan yaralanmalar, şu üç problemi doğurur; kanamanın kontrol edilmesi, şokun önlenmesi ve enfeksiyonun önlenmesi. Yarayı kesinlikle yıkamayınız. Kolayca çıkarılmayacak olan metal ve camları gazlı bezle tutarak çıkarmaya çalışmalıdır. Yaranın üzerine antiseptik dökülmemeli ve mümkün olduğu kadar kısa sürede yaraya pansuman yapılmalıdır. 
 
Eğer kırık varsa tesbit edilmelidir. Kırığın tesbit işleminde kullanılan tahta, kalın karton gibi sert malzeme, kırık yerinin bir üst ve bir alt tarafındaki eklemlerin ötesine kadar uzanmalıdır. Kırığın yerine konmasına ve gereksiz ellemelere izin verilmemelidir. Çünkü yapılan her müdahale ile, ağrı olur ve bu da şoka yol açabilir. Kırık yerin üzerine mümkünse havluya sarılı bir buz torbasının konulması, yararlı olacaktır.